ASUMAN KIRLANGIÇ
BERLİN – Üniversitelerden çevirimiçi ders almak ya da çevirimiçi bir programdan mezun olmak, o kadar da yeni bir olgu değil. İlk örnekleri 30 yıl öncesine dayanan uzaktan eğitim programları, bundan 15 yıl kadar önce özellikle MBA programları ile ön plana çıkıyordu, günümüzde ise bu pek çok alanda mümkün.
Özellikle Almanya’ya bakıldığında sadece şu son 1-2 sene içerisinde dahi çevirimiçi eğitim veren kuruluşlarda önemli bir artış olduğu görülebilir, bununla birlikte ABD ile kıyaslandığında bu sayı gene de çok sınırlı. Babson College’ın 2013 yılında yayınladığı rapora göre, çevirimiçi eğitimin yıllık büyüme oranı yüzde 6.1.
Dünyada yaşanan savaşlar ve çatışmalar sonucu pek çok insanın yer değiştirmesi ve başka ülkelerde mülteci haline gelmesi, aynı insanların eğitimlerini de yarıda bırakması ya da hiç başlayamaması anlamına geldi. Bu bakımdan Almanya’da kurulan ve henüz resmi kağıtları olmayan mültecilere eğitim olanağı sunan “Kiron” gibi bir online eğitim kurumu, sunduğu bu sosyal hizmet ile de ön plana çıkıyor.
Bu yazının konusunu ise, yine böyle bir sosyal sorumlulukla yola çıkmış ve Türkiye için de anlamı oldukça büyük olan çevirimiçi bir eğitim kurumu oluşturuyor: Off-University.
SAVAŞA REDDİYE
“Off-University” Almanya’da çevirimiçi eğitim sunmak amacıyla yola çıkmış bir dernek. 2017 yılının Haziran ayında kurulmuş olan dernek henüz çok yeni olmakla birlikte, şimdiden önemli adımlar atmış durumda. Aynı tarz örneklerle kıyaslandığında, Off-University özgür araştırma ve bilgi üretimini temel almasıyla ön plana çıkıyor ve kendisini diğerlerinden ayırıyor. Üniversitenin kurucu üyeleri, bu hedef konusunda oldukça kararlı ve ısrarlı. Zira Off-University Türkiye’den Almanya’ya gelmiş ve “Bu suça ortak olmayacağız” adlı barış bildirisine imza atmış akademisyenlerce kurulmuş bir dernek. Kamuoyunda “Barış akademisyenleri” olarak tanınan bu bilim insanları, vicdani bir sorumlulukla yayınladıkları bildiri ile hepimizin dikkatini Türkiye’de yaşanan ve kabul edilemeyecek bir soruna çektiler. Bunun bedelini de hükümet tarafından çıkarılan KHK’lar ile mesleklerinden menedilerek ödediler.
İşte Off-University bu anlamda akademinin ve bilginin özgürlüğünün ve bağımsızlığının ne demek olduğunun farkında. Üniversitelerin tahakküm altında olması sadece Türkiye için değil fakat pek çok ülke için geçerli. Değerlerinin temelinde özgür ve bağımsız bilgi fikri yatan üniversiteler, günümüzde hem hükümetler hem de sermaye tarafından denetim altına alınmakta. Bu da bilginin üretiminde, bu bilginin sunumunda ve bilgiye erişimde özgürlüklerin değil, sınırlamaların olduğu anlamına geliyor.
Bu bağlamda Off-University kendisini çok önemli bir noktada konumlandırıyor: Bilginin bağımsız olarak üretildiği ve erişiminin herkese açık olduğu bir platform. Aynı değerlere sahip bilim insanlarının aradaki mekân ve zaman sınırlamalarının üstesinden gelerek, ortak çalışmalar yapabilecekleri ve araştırma sonuçlarını gene her türlü kısıtlamadan uzak, tüm ilgililerin sınırsızca ulaşabilecekleri bir mekânda yayınlama olanağı.
Bunun için de gene mesleklerinden men edilmiş akademisyen ve bilim insanları ile dayanışma içinde hareket ediyor Off-University. Şu anda Türkiye’de kendi alanlarında hiçbir şekilde çalışma imkânı tanınmayan ve hatta yaşadıkları sınırlamalar yüzünden ülke dışına çıkamayan akademisyenler, Off-University aracılığıyla kendi mesleklerine ve araştırmalarına devam edebilecekler. Off-University’nin çevirimiçi sunduğu dersler ya da araştırma projeleri, farklı mekânlarda bulunan bilim insanlarını bir araya getirecek. Üniversitesinden zorla koparılan bir akademisyen, “online üniversitede” ders verme imkânı bulacak. Üniversitedeki hocasını kaybeden öğrenci de, onu çevirimiçi ortamda yeniden takip edebilecek.
ÇOK DİLLİLİK
Off-University’nin bir diğer önemli farkı da çok dilliliği. Şu an için teknik ve maddi sebeplerden 3 dilde (Türkçe, İngilizce ve Almanca) yayın yapan üniversite aslında her dile açık. Bu yüzden ileriye yönelik hedefleri arasında Kürtçe başta olmak üzere Arapça ve mümkün olan diğer dillerde eğitim olanakları sunmak da var.
Oluşumunu 3 aşamalı bir süreç içersinde öngören Off-University bu aşamalardan ilki olan “Barış Hakkında Zor Sualler” çevirimiçi konferansını başarıyla tamamladı. 7 Ekim 2017’de, Berlin’de Alice Salomon Üniversitesi’nde düzenlenen “Bizim büyük ifadesizliğimiz. Savaşa karşı akademi, sanat ve gazetecilik” paneli ile resmi olarak başlayan çevirimiçi konferans, 7-15 Ekim tarihleri arasında, katılımcıların online olarak katıldıkları canlı tartışma platformları ile gerçekleşti. 16 bildirinin sunulduğu konferans halen çevirimiçi olarak 3 dilde izlenebilir.
Off-University ikinci aşamada, önümüzdeki yaz eğitim döneminde çevirimiçi bir eğitim programı sunmayı hedefliyor. Bu amaçla pek çok üniversite ile işbirliği çalışmalarına başlamış durumda. Hali hazırda kendi kayıtlı öğrencisi bulunmayan üniversitenin bir sonraki hedefi ise diploma verebilecek nitelik ve bütünlükte bir eğitim ve araştırma programı geliştirmek.
Kendisine en önemli değer olarak barış ve bir arada yaşama fikrini benimseyen Off-University, çalışmalarını daha yatay ve demokratik eğitim ve araştırma faaliyetleri çerçevesinde yürütmeyi hedeflemekte.
Off-University hakkında daha detaylı bilgi ve destek için: www.off-university.de
BEYİN GÖÇÜ TARTIŞMALARI
Öte yandan, Off-University ve benzerlerinin teknoloji üzerinden akademisyen ve öğrencisine sunduğu olanaklar, Türkiye için de her zaman geçerli olan başka bir tartışma konusunu akla getiriyor; yüksek eğitimli yetişmiş eleman göçü, ya da daha bilinen bir tabirle “beyin göçü”. Buradaki soru: Acaba Off-University gibi oluşumlar ve olanaklar beyin göçünü durdurabilir mi ya da tersine çevirebilir mi?
Bilim insanı kendisini içinde bulunduğu mekânda, akademik ya da siyasal anlayış ile sınırlandırılmış hissetmediği takdirde, üretimine bulunduğu yerden devam etmeyi tercih edebilir, bununla birlikte teknoloji üzerinden kurulan ilişki ve olanaklar bilim insanına bu özgürlük imkânını gerçekten sağlayabilir mi?
Bu sorunun cevabı burada kısaca verilebilecek boyutta değil ve başlı başına başka bir yazıda incelenmeyi hak ediyor.