IŞIN TOYMAZ
STUTTGART – Türkiye’deki işçilerin sorunlarına işaret etmek üzere Almanya turuna çıkan Türk sendikacıların destek çağrısına Alman sendikacılardan güçlü bir “evet” geldi. Almanya’nın farklı kentlerinde gerçekleşen buluşmalarda hak mücadelesi için direnen işçilere “Direnişe devam, yanınızdayız!” mesajı verildi.
Alman Sendikalar Birliği (DGB), Birleşik Hizmetliler Sendikası (ver.di), Vielfalt (Çeşitlilik) gazetesi ve Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu’nun (DİDF) çağrısı üzerine Federal Almanya’ya gelen ekip, AKP hükümeti altındaki çalışma koşulları, grev yasakları, sendikacıların tutuklanması, Türkiye’de mevcut iş uyuşmazlıkları, dayanışma ve işbirliği gerekliliği üzerine Alman sendikacılar, işyeri temsilcileri ve Türk işçi örgütleri temsilcileriyle temaslarda bulundular.
Duisburg, Köln, Frankfurt, Hanau, Essen, Krefeld, Giesen, Darmstadt, Duisburg, Düsseldorf, Hamburg, Geislingen, Ulm, Berlin, Kassel gibi kentlerde toplantılara katılan Türk sendikacılar Eğitim-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri İsmail Sağdıç, Tüm Bel-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Satı Burunucu Çalı, DeriTeks Sendikası İzmir Şube Başkanı Makum Alagöz, Birleşik Metal İşçileri Sendikası İşyeri Baştemsilcisi Sedat Sadak, toplantılar serisinin Stuttgart kentinde ver.di sendika binasında Türk ve Alman sendikacılar ve işçilerle buluştu.
DİDF Stuttgart adına Sidar Çarman’ın sunumu üstlendiği Türkçe ve Almanca gerçekleşen toplantıda Alman sendikacılar Türk işçilerle “somut dayanışma” sözü verdiler, AKP iktidarına ise işçi ve emekçilerin hak arayışındaki baskılar dolayısıyla sert eleştirilerde bulundular.
TÜRKİYE VE DEMOKRASİ
Ver.di Stuttgart Şubesi Başkanı Cuno Brune-Hägele, Türkiye’deki insan hakları ihlallerini endişe ile izlediklerine işaret ettiği konuşmasında şu sert eleştirilere yer verdi:
“Türkiye’deki işçi ve emekçi kardeşlerimizle dayanışmaya ‘evet’ diyoruz. İşçiler arasında uluslararası dayanışma için bu toplantıları düzenliyoruz. Türkiye’deki sendikaların, işçilerin durumunu biliyoruz. Türkiye’de olanların demokrasi ile alakası yok. Demokrasiye kelimenin tam anlamıyla tekme atılıyor. Burada da işçilerin durumu güllük güneşlik değil ama temel hakları konusunda endişe etmek zorunda kalmıyorlar. Son olarak Türkiye’deki kadın göstericilere yönelik polis tutumunu şaşkınlık ve kaygı ile izledik. Tüm baskı ve saldırılara rağmen direnen Türk işçileri özellikle de Türk kadın işçileri cesaretlerinden dolayı kutluyorum.”
ZOR ZAMANDA DESTEK
Ver.di Baden Wüttenberg Eyalet Teşkilatı Başkanı Martin Gross da konuşmasında Türkiye’deki işçileri gözaltılar, saldırılar ve tutuklamalara rağmen büyük bir cesaretle hak mücadelelerine devam etmelerinden dolayı kutladı. Gross “İşçi hakları mücadelesi ulusal temelde değil uluslararası alanda olmalıdır. Türk işçilerine buradan sesleniyorum. Yanınızdayız. Zor günlerinizde sizinle birlikte olacağız” dedi.
DGB Kuzey Württemberg Teşkilatı Başkanı Bernhard Löffler ise Türkiye’de AKP iktidarı dönemindeki işçilere yönelik baskı, zulüm ve gözaltılar, iş cinayetlerinin “Tek Adam Rejiminin” sonuçları olduğunu belirtti. Löffler “Türkiye’de yaşananlar bize çok da yabancı değil. Almanya’da 1933-1945 yılları arasında Hitler faşizmini yaşadık. Hitler faşizminden önce Almanya’da işçiler birlik içinde hareket etmiyorlardı, ayrı ayrı yürüyorlardı. Sonra Nazi dönemi geldi. DGB olarak 1948’de ise en büyük cevabı verdik bütün sendikalar, işçiler birleşti. Şimdi 70. Yılındayız. Bu karanlık dönemin üstesinde gelebildik. Türkiye’deki emekçilerin haklı savaşında birlikte yürümeye evet” dedi.
İŞÇİLERİN YÜZDE 90’I SENDİKASIZ
Öte yandan Eğitim-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri İsmail Sağdıç da Türkiye’deki işçi sınıfının mücadelesine Almanya’daki işçilerle ve sendikacılarla devam etmek ve dayanışma talep etmek amacıyla Almanya’daki toplantılar dizisine katıldıklarını dile getirdi. Türk sendikacı Sağdıç şunları söyledi:
“Son seçimlerden sonra ‘Tek Adam Rejimi’ Türkiye’de iyice kök saldı. Kayıt dışı işsizlik yüzde 11 deniyor ama tam 2 kat arttı. Türkiye çok ciddi ve büyük bir krizle boğuşuyor. Ekonomisi tamamen dışa bağımlı bir ülke haline geldi. 350 euro olan asgari ücret zamlara rağmen bugün 260 euro. Türkiye’de kayıtlı 14 milyon işçi var. Yüzde 12’si sendikada örgütlü. İşçilerin çoğu ise hükümet yanlısı Hak-İş’te örgütlü. Sadece 160 bini DİSK’te kayıtlı. Memurlar ve kamu çalışanlarının sayısı 2 milyon 400 bin. Yüzde 67’si yine hükümet yanlısı Memur-Sen sendikasında örgütlenmiş durumda. Türkiye’de düşük ücret, kayıt dışı iş, asgari ücret, geçim sıkıntısı, haftada 60 saate varan çalışma süreleri ile işçiler boğuşmak zorunda kalıyor. İşçilerin yüzde 90’ı sendikasız. Dörtte biri yıllık izinlerini dahi kullanamıyor. Kadın işçilere yönelik yüksek ayrımcı tutum, sağlık ve iş güvenliği tedbirlerindeki eksiklikler, grev yapma yasağı, hak aramaya baskı tüm bunlar mücadele ettiğimiz alanları oluşturuyor.
Türkiye’de 2003-2017 yılları arasında 19 bin 500 işçi hayatını kaybetti, 32 bin işçi sakat kaldı. İş cinayetleri yetmezmiş gibi bir de yayın yasakları uygulanıyor. Tüm bu kara tabloya rağmen Türkiye’deki işçiler hak arama mücadelelerinden vazgeçmiyorlar. Tariş, Flormar, 3. Havalimanı işçileri baskıya rağmen mücadeleye devam ediyor. Alman sendikacılarla Türkiye için iş birliği adına buradayız. 5 Aralık’ta 3. Havalimanı işçilerinin duruşması var. Alman sendikacıların bu konuda dayanışmaya girip gelmelerini ve konuyu takip altına almalarını da bekliyoruz. Türkiye’de KESK, DİSK, TÜRMOB, Türk Tabipler Birliği bölge mitiglerinden vazgeçmiyor.”
YABANCI HEYETLERİN GELMESİ YETMEZ
Tüm Bel-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Satı Burunucu Çalı da Almanya’daki toplantılarla geçmişten farklı olarak gerici sermaye gruplarının saldırılarına karşı somut dayanışma talep ettiklerini dile getirdi. Satı Burunucu Çalı, şunları söyledi:
“Bugüne kadar yurtdışından gelen heyetler direnişlerde yer aldı, yanımızda durdu. Ancak artık bu yetmez. Uluslararası dayanışma ile Türkiye’de baskı altında kalan insani koşullarda çalışamayan, en temel hakları gasp edilen işçilerle omuz omuza birlikte yürümeye çağırıyoruz. Görüşmelerden olumlu yanıtlar aldık. Farklı ülkelerde yaşasak da birlikte hareketime edebiliriz. Birbirimizle haberleşerek, birlikte direnerek, mücadele alanlarında yan yana durarak, karşılıklı ziyaretler, toplantılar, haber ağı oluşturma, ortak bülten çıkarma gibi konularda hareket edebiliriz.
Alman Sendikalar Birliği DGB’den bir heyeti Flormar, Tariş, 3. havalimanı işçilerinin eylemlerini ziyaret etmeye çağırıyoruz. Ayrıca Almanya’daki Türk işçilerin bağlı oldukları sendikalarla da bu dayanışmaya destek vermesini bekliyoruz. Gerici muhafazakâr politikalara karşı laiklik, Kürt sorunu, işçilerin hakları gibi alanlardaki mücadelelerde işçi ve emekçilerin rolü büyük önem taşıyor.”
Öte yandan toplantıda söz alan Birleşik Metal İşçileri işyeri Baştemsilcisi Sedat Sadak da işçilerin mücadelesinin birleşik ve ortak olmak zorunda olduğuna işaret ederken, DeriTeks İzmir Şube Başkanı Makum Alagöz ise Türkiye’deki 7 bin 200 Alman işletmesi olduğuna işaret etti. Alagöz “Buralarda çalışan arkadaşlarımızın aldığı ücret 300 euroyu geçmiyor. Hugo Boss, Bosch, Mercedes daha ucuz işgücü ülkesi olduğu için Türkiye’deler. Yani sermaye sınıfı kendi çıkarlarını düşünmekte. Bizler de kendi sınıfımız işçilerin menfaatini düşünerek kalıcı ilişkiler kurmak istiyoruz” diye konuştu.