Resimlerle modernist saplantılara eleştiri

BERLİN – Eserlerinin yanı sıra politik kişiliğiyle de tanınan ünlü ressam Bedri Baykam, Berlin’deki üçüncü kişisel sergisini açtı. “Bir Haremim Olsun İsterdim – I wish I had a Harem” adlı sergi, 15 Aralık’a kadar Berlin Kuchling Galeri’de sergilenecek. Serginin açılışında uluslararası eleştirmenlerin Bedri Baykam ve eserlerini yorumladığı kitabın İngilizce basımı da tanıtıldı.

Aralarında Berlin Sanat Akademisi Program Direktörü Johannes Odenthal gibi isimlerin de bulunduğu çok sayıda sanatseverin katıldığı sergide, ünlü sanatçının yağlı boya ve tuval üstüne kolaj çalışmalardan oluşan 4 boyutlu toplam 20 eseri sergileniyor. Sergide satışa sunulan en pahalı eser ise, 75 bin avro ile sanatçının 2013 yılında yaptığı “EmptyFrame” adlı çalışması oldu.

BERLİN KEYFİ
Kişisel sergisini HAFTA.eu‘ya değerlendiren Bedri Baykam, “Kişisel 138’inci, Berlin’deki üçüncü sergim. Berlin’de olmak daima güzel ve keyifli. Burası hem sanat hem de siyasetteki kalbin attığı nokta. Bu sergide 7-8 yıldır yaptığım işlerden örnekler var. Dört boyutlu ve tuval eserlerim yer alıyor. Bu sergi vesilesiyle ‘Eleştirmenlerin kaleminden Bedri Baykam’ kitabının İngilizce basımını da tanıttık. Önemli bir çalışma. 61 uluslararası sanat eleştirmeninin yazılarını İngilizce bir araya getiren bir kitap bu” dedi.

Türkiye’de son yıllarda İstanbul Bienali ve Contemporary İstanbul gibi sanat etkinliklerine katılımın arttığının hatırlatılması üzerine ise Bedri Baykam, “Çağdaş sanata ilgi artmaya başladı. Fakat Türkiye’de çağdaş sanat, devlet ilgisizliğine rağmen yapılıyor. Dünyanın birçok ülkesinde çağdaş sanatı, belediyeler, devletler, kültür bakanlıkları destekler. Bunların hiçbiri Türkiye’de yok. Maalesef Türkiye’de AKM neden kapalı bilen yok. Çeşitli tiyatroların fonları kesiliyor. Bazı piyesler oyundan kaldırılıyor. Gazetecilerin durumu malum. Türkiye gerçekten zor bir dönemden geçiyor. Yaratıcı insanlar fikir özgürlüğü bakımından sorunlar yaşıyor” yanıtını verdi.

EŞİT ŞARTLAR OLMADAN BAŞARIYORUZ
Sanatçıların ve sanatsal çalışmaların devlet tarafından desteklenmesi konusunda Türk ve Avrupalı sanatçılar arasında ilginç bir kıyaslama yapan Bedri Baykam, “Bugünkü sergiye bir Alman meslektaşım da katıldı. Onun geçtiği yol ve hayat başka, bizimki başka. Alman meslektaşlarımızla kıyaslarsak: Mesela ikimiz de 5 bin metre koşacağız. Ama bize 3 gündür şu verilmemiş, 1 haftadır yemek yememişiz ve bir de ayağımıza kilo bağlanmış. Buna rağmen koşuyorsak, bu değerli bir şey” dedi.

Koç Grubu’nun sponsorluğunda Abdülmecid köşkünde düzenlenen sergiye yapılan saldırıya da değinen Baykam, “Yobazlık daima var oldu ve olacak. Koç Grubu’nun bu saldırıdan sonra verdiği yanıt çok önemli. Yobazlığa hiç taviz vermeyeceğini söyleyen, lafı hiç gevelemeyen bir metin. İş dünyasına örnek olmalı, sanat dünyası olarak arkalarındayız” şeklinde konuştu.

ANADOLU RÖNESANSININ ÜRÜNÜ
Serginin açılışına çok sayıda Berlinli Türk de katıldı. Berlin’in tanınmış hekimlerinden Dr. Ali Nadir Savaşer, Bedri Baykam’ın aileden gelen siyasi kişiliğinin de olduğuna dikkat çekerken, “Sanatçı Bedri Baykam’ın siyasi tarafı Kemalist, Atatürkçü bir sanatçı olmasıdır. Sanatçıların yetiştiği ortam aslında Kemalist rönesansın yani bir devletin kuruluşundan sonra Anadolu’da yaşanan rönesans sonrası oluştu. Bedri Baykam da bu rönesansın bir sanatçısı. Sadece o değil. Kemalist olmayan bir sanatçı hatta Mustafa Kemal’i sevmeyen sanatçılar bile bu rönesansın ürünü. Ama ne derece Türkiye’nin içinde değer kazanıyor? Bedri, medeni Anadolu çizgisini ulusallıktan evrenselliğe taşıdığı için değerli bir sanatçı. Picasso’nun bir sözü var. ‘Ulusal olmadan evrensel olunmaz’ diye. Bence Bedri Baykam ulusallığı özümseyen evrensel bir sanatçı” yorumunda bulundu.

ORYANTALİZME GÖNDERME
Bedri Baykam’ın Berlin’de açtığı harem temalı sergisi, aynı zamanda sanatçının 80’li yıllarda Avrupa’daki oryantalizme karşı reaksiyoner duruşunu da bir anlamda günümüze yansıtıyor. Bedri Baykam’ın, 19’uncu yüzyıl Fransız ressamlarından Jean-Auguste Dominique Ingres’in “Türk hamamı” çalışmasına atfen bir anlamda da oryantalizme cevabı niteliğindeki “Ingres-Gerome-Bu benim hamamım” adlı enstalayonu, 1987 yılında İstanbul Bienali’nde sergilenmişti.

Berlin’de açılan serginin de harem başlığı üzerine kurgulanması, sanatçının bu duruşunu sergi için hazırlanan basın dosyasında sanatçının şu cümleleriyle yeniden hatırlatıyor:
“Fransız oryantalistler, özellikle de Ingres ve Gerome, harem ve Tük hamamındaki mükemmel sahneleri gösterdiler. Benim bu konudaki ilk eserim ‘Ingres-Gerome this is my Bath’ adını taşıyordu ve 1987 yılındaki İstanbul Bienali’nde gösterildi. Bu batıya karşı bir tepkiydi. Benim doğu ve batı sanatına yönelik tüm teorilerimi konu alıyordu. Aslında kısaca şunu söylüyordum: Bizim tüm ikonigrafilerimizi kullanmayı ve bunları aldıktan sonra da sanki teliflerine sahipmişsiniz gibi düşünmeyi bırakın. Modernizmin başlangıcında yaptığınız gibi bizi kendi arka bahçemizde yabancı konumuna sokmayı bırakın.”

 

HAFTA.eu – 29.10.2017