FİKRET YILDIRIM – Uzak Doğu’dan başlayarak Asya ve Kafkasya üzerinden Anadolu’ya uğrayıp, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yı da geride bırakarak, Cebelitarık’tan İspanya ve Avrupa’ya ve oradan da Kuzey ve Güney Amerika’ya yüzlerce yıldır sürdürdüğü yolculuğunda, tar, dutar, sitar, gitar (tar: Farsçada tel) adlarını da alan telli çalgılar ailesinin Anadolu durağındaki üyesi “bağlama” (Rus müziğinde balalayka, Yunan müziğinde buzuki), Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Köroğlu, Dadaloğlu, Aşık Veysel, Ruhi Su, Arif Sağ, Neşet Ertaş gibi gerek mitleşmiş gerekse efsaneleşmiş, buraya sığmayacak denli çok sayıdaki ustanın ve ozanın elleri ve yüreklerindeki evrimini zamana inat sürdürmektedir.
Tıpkı günümüzde ve Berlin’de olduğu gibi…
Çoktandır evrenselleşmiş bu telli çalgının kültürel ve bölgesel ölçekteki özgünlük ve farklılıkları bir yana, her türlü görsel ve işitsel bilginin ışık hızıyla salındığı günümüzde izleyebildiği yol, tüm yerleşik, koruyucu ve tutucu anlayışları altüst ederek olağanüstünün ve gerçeküstünün kapısına dayanmıştır.
Tek sesli kültürümüzün ve müziğimizin “bağlaması”, Batı’ya karşı olan aşağılık kompleksinde, klasik Batı müziğinde yer edinebilmek için “Ben de sizinle çalayım, beni de aranıza alsanıza”dan, bugün artık “Gelin birlikte çalalım”a ulaşmıştır demek, hiç de kendini beğenmişlik olmasa gerek.
Karşımızda, bu kültürel devrim niteliğindeki aşamanın öncülerinden genç ve müzikal donanımlı, bağlama virtüözü Berlinli bir besteci duruyor: Taner Akyol.
Devamı www.02.AVRUPA-KULTUR.eu adresinde